Yorumladığı unutulmaz müzikleriyle kalplerde yer edinen müzikçi ve oyuncu Tanju Okan, vefatının 27. yılında yad ediliyor.
Urla’nın birinci sorgu hakimi Ali İstek Bey’in kızı Bedia Hanım ile müzik öğretmeni Mehmet İlhan Bey’in oğlu olan Okan, İzmir’in Tire ilçesinde 27 Ağustos 1938’de dünyaya geldi.
Tanju Okan‘ın çocukluğu, müzik öğretmeni olan babasının ve Fazla güzel keman çalan annesinin çalıp, söylediği müziklerle geçti. Şimdi 5 yaşındayken Ebeveyn ve babası boşanan sanatçı, annesiyle yaşamaya devam etti.
Usta sanatçı, babasız kaldığı güçlü devri, annesi Bedia Hanım’ın kendisine oyunlar eşliğinde verdiği Temel müzik dersleriyle geçirdi.
Okan, ilkokulda Okul korosunun vazgeçilmez solisti oldu. Manisa Lisesi’nde eğitimini tamamlayan Tanju Okan, İtalya’ya giderek şan eğitimi aldı.
Daha sonra Türkiye’ye dönen sanatçı, 1958’de askerliğini yaptığı Ankara Ordu Konutu’nda amatör olarak sahneye çıktı, annesinden yıllarca dinlediği Fransızca müzikleri seslendirdi.
İtalyanca, Fransızca ve İngilizce müziklerle mesleğine başladı
Tanju Okan, askerliğin akabinde Orhan Sezener’in orkestrasında solist olarak yer aldı. Ankara’nın gece kulüplerinde Fransızca, İtalyanca ve İngilizce müzikler söyleyen Tanju Okan, melankolik sesiyle ismini duyurmaya başladı.
İstanbul’a 1961’de taşınan sanatçı, Müfit Kiper Orkestrası’nda profesyonel müzik hayatına adım attı. Vasfi Uçaroğlu orkestrasında solist olarak sahneye çıkan ehil sanatçı, bir yandan da Ankara radyosunda müzik söylemeye devam etti.
Türk pop müziğinin yeni yeni ortaya çıktığı 1960’lı yıllarda batı müziğine Türkçe kelamlar yazılmaya başlandı ve “aranjman müzik” usulü ortaya çıktı.
O Devre Yurt içi ve Yurt dışında Türk müziğinin tanıtılması ismine da birçok şenlik ve Karşılaşma düzenlendi. Tanju Okan, 2 Eylül 1964’te kendisi için dönüm noktası olan Yugoslavya’da gerçekleştirilen “Balkan Melodileri Festivali”ne Erol Büyükburç ve Tülay German ile katıldı.
Okan, yaptığı bir açıklamada şenliğe ait şu sözleri kullanmıştı:
“1964’te ulusal Orkestra’yı müzisyenler sendikası ve müzisyenler seçti. Erol Büyükburç, Tülay German ve ben. Ayrıyeten bir de ulusal Orkestramız vardı olağan. Selim Özer, Vasfi Uçaroğlu, Alper Feyman, Erol Ergüner. O gece bir anım oldu. Saha yıkılıyor, aşağı üst beş bin kişi. Erol Büyükburç Fazla Aka bir tezahürat aldı. Dediler ki, ‘Bu vaziyette ikinci bir sanatçı çıkamaz.’ O kadar Aka bir alkış Mevcut ki. Doğal kulakları çınlasın Şemsi Sılkım Beyefendi gazeteci o da izliyor konseri, ‘Tanju ne diyosun?’ dedi. ‘Ben çıkıyorum efendim.’ dedim. Fırladım, çıktım. Bir anda bir uğultu oldu. Sonra müziğe girince, uğultu kesildi…”
Festivalde “Sta Sera Pago Io” isimli İtalyan müziğini kendi stili ile söyleyen Okan’ı dinleyen kalabalık uzun mühlet ayakta alkışladı ve Okan müsabakada Aka mükafatı kazandı.
Fransa’da iki 45’lik yaptı, ABD’de birçok konser verdi
Balkan şenliğindeki başarısıyla ünü Yurt dışına taşan Tanju Okan, Fransa’ya Davet edildi ve burada “Kundurama Kum Doldu” ve “İbibikler Öter Ötmez Ordayım” isimli iki 45’lik plağa imza attı.
Kariyerinde yükselmeye devam eden sanatçı, 1964’te “Cüppeli Gelin” sinemasıyla ak perdede yer aldı. Başarılı sanatçı 1965’te “Yalancının Mumu”, “İçindeki Alev”, 1966’da “Fakir Bir Kız Sevdim” ve “Aşkın Kanunu” isimli üretimlerde rol aldı. Sanatçı, sinemalarda anne karakterlerin keder ortağı, sırdaşı, ağabeyi üzere rollerde oynadı.
Ünü ABD’ye uzanan ehil müzisyen, New York, Washington, Boston’da da konserler verdi. Okan’ın Parıltı Erbay ile 8 ay süren evliliğinde, oğlu Tansu dünyaya geldi. Sanatçı, Zerrin Erdoğan’la da 14 ay süren bir evlilik gerçekleştirdi.
Alkol ve sigara bağımlılığı sebebiyle mesleğinde Üzücü günler yaşamaya başlayan sanatçı, müzisyen-yapımcı Nino Varon’un kaleme aldığı “Hasret” isimli şarkıyı yorumladı. Ergin Bener ve Hümeyra’nın kurduğu, Yonca Plak’tan 1970’te çıkan albümün hit kesimi olan müzik, Yunan asıllı Mısırlı müzisyen Georges Moustaki’nin seslendirdiği “Le Meteque”nin Türkçe versiyonuydu. Okan, bu yapıtla altın plak mükafatına değer görüldü.
Nino Varon, müziğe ait Okan ile yaşadıkları bir anıyı şu sözlerle aktarmıştı:
“Hasret’i yaptığımızda hak ettiği bir Nakit vardı. Samimiydik artık. Muvaffakiyetin getirdiği dostluk perçinleniyor. Latifeyle karışık, ‘Tüm parayı 5 liralık yapalım, Fazla Nakit görünsün. Bavulla gel.’ dedik. Ona Fazla Aka Nakit veriyor üzere olacaktık. Bavulsuz geldi. Dedim ‘Bavul nerede?’, ‘Sen boş ver artık. Evleneceksin, senin paraya muhtaçlığın var. Bu müzik sana düğün ikramım.’ dedi. Bu adam bu türlü bir adamdı. Bunu söyleyebilecek bir artist Mevcut mı?”
“Öyle Sarhoş Olsam ki” ve “Kadınım” müzikleriyle unutulmazlar ortasına girdi
Profesyonel müzik hayatında Mehmet Teoman, Melih Kibar, Çiğdem Talu ve Yurdaer Doğulu üzere Değerli müzisyenlerle çalışan Okan, 1972’de “Öyle Sarhoş Olsam ki” ve 1974’te Mehmet Teoman tarafından yazılan “Kadınım” isimli unutulmaz müzikleriyle, ismini Türk pop müziği tarihine altın harflerle yazdırdı.
“Bütün Şarkılarım” isimli albümünü 1975’te çıkaran Okan, 1980’li yıllarda arabesk müziğin çıkmasıyla eski şöhretini kaybetti.
Sanatçı 1980’de “Yorgunum”u, 1995’te “İşte, Tanju Okan 95” albümlerini dinleyicilerin beğenisine sundu, 1995’te İzmir’in Urla ilçesine yerleşti.
Urla’da sahne almaya devam eden sanatçı, 22 Nisan 1995’te kalp yetmezliği ve çok kilo kaybı sebebiyle hastaneye kaldırıldı ve siroz teşhisi konuldu.
Kangren sebebiyle bir ayağı da kesilen Tanju Okan, 23 Mayıs 1996’da hayatını kaybetti ve Urla’daki İskele Kabristanı’na defnedildi. Sanatkarın ömrünün nihayet periyodunu geçirdiği Urla’da, kendi ismini taşıyan bir park ve heykeli bulunuyor.
Yorum Yok